HALK CEPHESİ

HALK CEPHESİ

Halk Cephesi'nin açıklamasını eklenen dipnotları ile birlikte yeniden yayınlıyoruz. Dört TDKP'linin PKKtarafından öldürülmesine ilişkin yazı, ve 1 Mayıs 1977'ye ilişkin dipnot eklenmiştir...

 

KÜRT MİLLİYETÇİLERİ, “KÜRT SORUNU ÇÖZÜLÜRSE TÜRKİYE’YE DEMOKRASİ GELİR” DİYOR

 

YALAN!!!

 

DEMOKRASİ BAĞIMSIZLIKLA OLUR,

 

BAĞIMSIZLIK EMPERYALİZME KARŞI SAVAŞARAK KAZANILIR!

 

BAŞKA HİÇBİR YOLU YOKTUR!

 

İŞTE BUNU SÖYLEDİĞİMİZ İÇİN SALDIRIYOR KÜRT MİLLİYETÇİLERİ HALK CEPHESİ’NE

 

GERÇEKLERİ SİZE YİNE YENİDEN ANLATACAĞIZ!

 

Kürt Milliyetçileri günlerdir Halk Cephesi’ne saldırıyor…

Emperyalizme saldırmadığı kadar saldırıyor üstelik!

Derneklerimizi molotoflayacak, şehitlerimizin adını verdiğimiz parklarımızı yakacak kadar pervasız, kan dökecek kadar devrimcilere düşmanlar.

Bu düşmanlık neden?

Bize neden düşman olduklarını biliyoruz: Kendilerinin “Barış” diyerek süsleyerek sundukları emperyalistlerle ve uşaklarıyla uzlaşma politikalarının önünde engel olarak görüyorlar bizi. Silahları bırakıp düzene dönmelerini eleştirdiğimiz için bize tahammül edemiyorlar.

Bu eleştirimiz karşısında söyleyecekleri bir şey olmadığı için, YALAN gerekçelerle bizi suçlu duruma düşürmek istiyorlar. Saldırı gerekçesi yaratmak için bizi “siyaset yasağı” koymakla suçluyorlar.

Hangi siyaset yasağından bahsediyorsunuz?

Selahattin Demirtaş’ı “MAKUL” olmakla eleştirdiğimiz için derneklerimizin kapısına dayandınız…

PKK’nın emperyalizmle uzlaştığını bıkmadan usanmadan yazdığımız, emperyalizme teslim olmak yerine savaşma çağrısında bulunduğumuz için molotoflar attınız, ses bombaları patlattınız, insanlarımızın kafasını gözünü yardınız…

Siyaset yasağı koyan biz miyiz, siz mi?

BİZ SİYASET YASAĞI KOYMADIK! BU KOCA BİR YALAN!

Çayan Mahallesi’nde açtığınız standa konuşmak için gittiğimizde, sakladığınız sopaları çıkartıp siz saldırdınız.

Eleştiri – özeleştiri gibi bir mekanizma varken, siyasi olarak savunma yapıp, tartışabilecekken neden saldırmayı tercih ettiniz?

Siyasetler arası hukuk komisyonuna başvurabilecekken neden saldırdınız?

Dergilerinizde, gazetelerinizde, televizyonlarınızda eleştirebilecekken neden saldırdınız?

Siyaset yasağını koyan biz değil, sizsiniz, kimseyi kandıramazsınız.

Biz biliyoruz sizin saldırma nedeninizi.

Ve anlatacağız. Tüm halkımıza anlatacağız. Gece gündüz, dur durak bilmeden anlatacağız.

Yeni, gizli saklı, sır bir şey yoktur… Bize daha önce de defalarca saldırdınız. Ve her saldırınızda söylediğiniz gerekçeler hep aynı oldu. Yeni bir şey bile üretemediniz. Söyledikleriniz neydi?

- Abdullah Öcalan’ı eleştirdiniz.

- Bizi, bayrağımızdan orak çekici çıkardık diye eleştirdiniz.

- "Kesinlikle şimdiye kadar direk bir ABD kurumuna ve kişilerine yönelik eylemlerimiz olmamıştır ve hedef seçilmemişlerdir" (A. Öcalan,15 Ağustos 1995, Özgür Halk) itirafını ibret-i alem için döne döne yazmamıza tahammül edemediniz.

- Yeni Dünya Düzeni “Hakimdir, güçlüdür, boyun eğmek gerek”! diyerek, “Kosova’ya, Yugoslavya’ya müdahale eden NATO, Türkiye’deki Kürt sorununa da müdahale etmelidir.” “Batı eğer isteseydi sorunu çözerdi. Nasıl ki, Kosova’da çözüyorsa, Kürdistan’da da çözer. ... Batı, çözümü istemediği için bugünkü sorunlar ortaya çıkmıştır.” (Cemil Bayık, 20 Haziran ‘99) sözleriyle NATO’yu göreve davet ettiğinizi eleştirdiğimiz için tahammülünüz yok.

- Ateşkes, barış, diyalog diyerek Kürt halkının direnişini kendi çıkarlarınıza kurban ettiğinizi söylediğimiz için tahammülsüzsünüz.

- Saldırılarınızın arkasında yatan gerçek Abdullah Öcalan’ın İmralı Savunması’ndaki şu itirafı mıdır: “Türkiye burada büyük tehlikelerden korunma kadar, tersine yani güç kaynağına dönüştürme şansına sahip olacaktır. İçte ve dışta PKK’nin askeri savaş olanakları çözümle birlikte Türkiye’nin hizmetine girecektir.”

 

İşte çarpıcı bir alıntı daha: “Onları (Dev-Sol kastediliyor) Türkiye nasıl ıslah edecek şaşıyorum. Biz belki anlaşırız da. Fakat çok çatapatlar yani. Bir tanesini hizaya getirmek çok zor.” (Abdullah Öcalan, 7 Aralık 1991 tarihli Sabah gazetesi)

İşte bakış açısı budur, kendilerini ispatlamak için devrimciler konusunda akıl veriyorlar devlete. Yani bu eski bir alışkanlıklarıdır.

 

Emperyalizme ve ülkemizdeki yerli işbirlikçilerine karşı, uzlaşma konusundaki rüştünüzü ispat etmek için mi bize saldırıyorsunuz?

 

Biz kimseye siyaset yasağı koymadık… Bunun kompetanı sizsiniz. Siyaset yasağı, eleştiriye dahi engel olmaktır.

Hadi, Çayan’da stant açmıştınız, oraya saldırmıştık diyelim. Gazi’de, Okmeydanı’nda, Sancaktepe’de de mi stant açtınız? Hayır. Oralarda neden derneklerimizin kapısına dayandınız, derneklerimizi molotofladınız, yaktınız söyler misiniz?

Yalan söylüyorsunuz, asıl siyaset yasakçısı sizsiniz.

Siyaset yasağı, Kürdistan’da Türkiye sol örgütlerine “misafir statüsü” dayatarak, örgütlenme faaliyeti yürütenlere saldırmaktır.

Milliyetçi çizgisinden dolayı Türkiye Kürdistanı'nda kendini ev sahibi, devrimci örgütleri ise misafir statüsünde değerlendirip, solu tasfiye etmeye yönelen PKK, devrimci kanı akıtmıştır. 1993'te 4 TDKP'li, PKK tarafından öldürülmüştür. (ayrıntılar için tıkla)

PKK devrimcilerin gelişmesinden hep rahatsızlık duymuş, karşısında olmuştur. Sola karşı küçümseme tavrıyla yaklaşmışlardır. Kendi dışında gelişen hiçbir güce tahammülleri yoktur.

Çünkü PKK, milliyetçidir. Milliyetçilik benmerkezcidir, “Benden sonrası tufan” demektedir.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ ÖNCESİNDEKİ BU SALDIRILARINIZIN SEBEBİ NEDİR?

“AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk” demişti Abdullah Öcalan, şimdi de Tayyip Erdoğan’a cumhurbaşkanlığını mı altın tepside sunmak istiyorsunuz?

AKP ile başkanlık ittifakı kurmanın hayallerini mi kuruyorsunuz?

Devrimcileri, kendi çıkarlarınız için malzeme yapmanıza izin vermeyeceğiz. İstediğiniz provokasyonu yaratamayacaksınız.

İşte mahallelerimizde halkımızın devrimcileri sahiplenmesiyle bir kez daha gördünüz bunu yapamayacağınızı. Tüm halkımızla birlikte çıkacağınız karşınıza ve yalanlarınızı teşhir edeceğiz.

Yalanlarınızla, karalamalarınızla bizi yok edemezsiniz, bitiremezsiniz.

Biz sizin gibi emperyalizme bizi kurtarması için asla el açmayacağız.

Asla ağzımızdan halk düşmanlarını öven tek söz çıkmayacak.

Milliyetçiliğin gericiliğine değil, sosyalizmin ilericiliğine sarılacağız.

ÖNCE SALDIRININ HESABINI VERİN!

Herşey tartışılabilir… Mahallelerimizde neden düzenin seçim aldatmacasına ortak olmadığımızı tartışabiliriz.

Siyaset yasağı yoktur, biz ilke ve değerlerimizi koruyoruz.

Kürt milliyetçileri düzeniçi çözümlerin, teslimiyetin propagandasını yaparken; biz emperyalizme ve faşizme karşı savaşmanın onurunu taşıyoruz.

Düzenin karşısında devrimci değerlere sahip çıkıyoruz.

Emperyalizme tek taş dahi atmayan Kürt milliyetçilerine ait oldukları sınıfı hatırlatıyoruz.

Aramızdaki temel fark da budur, biz iktidarı yıkmayı, siz ise o iktidarı yaşatmayı, güçlendirmeyi esas alıyorsunuz. AKP iktidarına koltuk değnekliği yapıyorsunuz.

Hangi iktidar bu?

Roboski’deki 34 insanımızın, Ceylan Önkol’un, Uğur Kaymaz’ın katillerini koruyan iktidarın mı?

Selahattin Demirtaş, hangi devletin cumhurbaşkanı olacak? Eli kanlı bir devleti nasıl yönetecek?

Biz “BAĞIMSIZ TÜRKİYE” diyerek milyonları birleştiriyoruz, siz emperyalizmi göreve çağırıyorsunuz. İşte sizin gerçeğiniz budur.

Ama biz bıkmayacağız, yine yeniden, tekrar tekrar gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Yine yeniden sizi eleştireceğiz.

Şehitler vererek kurduğumuz, örgütlü olan mahallelerimizde insanlarımızı düzen sınırlarına hapsolmasına izin vermeyeceğiz.

ÖNCE SALDIRILARI DURDURUN!

“Heyet kuralım, konuşalım, tartışalım” önerileri artık hükmünü yitirmiştir.

Onlarca insanımızı yaraladınız, derneklerimizi yaktınız… Saldırılarınız hala devam ediyor. Önce saldırıları durduracaksınız. Heyetleri çok gördük biz… Bir heyet gider öteki gelir ama Kürt milliyetçileri kendisinden başkasını görmez, duymaz…

Önce devrimcilere kurşun sıkmaktan vazgeçin, devrimcilerin evlerine, bürolarına, derneklerine saldırıyı derhal durdurun, sonra yaşananları konuşabiliriz.

Sözlerinizi çok dinledik, heyetlerinizi çok gördük.

SOL’UN TELAŞININ NEDENİ NEDİR?

Bir olay yaşandığında önce olay nedir o öğrenilir. Soru sorulur, cevap alınır ve ona göre değerlendirilir. Usulen de olsa İki taraf da dinlenir, soru sorulur… Başta Atılım ve Evrensel olmak üzere ülkemiz Solu ise, bize tek bir soru dahi sormadan manşetlerinden provokasyon ve özür dilememiz çağrısında bulundular? Özellikle “Provokasyonda son nokta” manşetini atan Evrensel’e sesleniyoruz: Provokatörlükte sizin üstünüze yoktur, ’77 1 Mayıs’ındaki sorumluluğunuz ve provokatörlüğünüz unutulmadı daha.* Tarih kaydetmiştir bunu, silemezsiniz.

Neden bu kadar telaş?

Bize tek bir soru bile soramayacak kadar sizi panikleten nedir?

Ermiş misiniz? Nasıl biliyorsunuz? Dünyanın ermişleri yoktur.

Nasıl biliyorsunuz tüm soruların cevaplarını? Kendiniz sorup kendiniz cevaplıyorsunuz, Kürt milliyetçileri ne diyorsa satır satır dergilerinize yazıyorsunuz.

İşte bu yüzden kuyrukçusunuz… Kürt milliyetçilerinin kuyruğuna takılmış, tek bir politika bile üretemeyen, meydanın size kalması için fırsat kollayan fırsatçılara dönüştünüz.

Kürt milliyetçilerinin devrimcilere saldırısında attığınız manşetlerle, devrimci düşmanlığıyla Türkiye devrim tarihine kara puntolarla yazıldınız. Bu kara lekeyi tarihinizden asla silemeyeceksiniz. En büyük utancınız olarak taşıyacaksınız.

BİR YANDA BAĞIMSIZLIK DİYEN DEVRİMCİLER, DİĞER YANDA EMPERYALİZME ÖVGÜLER DÜZEN KÜRT MİLLİYETÇİLERİ VAR!

BİR YANDA BAŞINA ÖDÜL KONULAN DEVRİMCİLER, DİĞER YANDA EMPERYALİZME BOYUN EĞEN KÜRT MİLLİYETÇİLERİ VAR!

HALKIMIZ GERÇEKLERİ GÖRÜYOR, YAŞIYOR.

DEVRİMCİLERE SALDIRMAKLA KAZANACAK HİÇBİR ŞEY YOKTUR.

SAFINIZ EMPERYALİZMİN YANI DEĞİL, DEVRİMCİLERİN YANIDIR!

UNUTMAYIN, İKİ KOLTUK ARASINA OTURULMAZ!

SAFINIZI UNUTMAYIN, DERHAL SALDIRILARINIZA SON VERİN!

HALK CEPHESİ

02.08.2014

----------------

1 Mayıs 1977 katliamının sorumlusu devlettir. Katliamı yapan kontrgerilladır… 

Ancak kontrgerillaya böyle bir katliam yapma zeminini sağlayan revizyonist ve oportünist gruplardır… Tartışmalar 1 Mayıs’tan günler öncesinden başladı...

Oportünist ve revizyonist sol, Sovyet-Çin-Arnavutluk yanlıları olarak ayrılmış, birbirlerini “Maocu bozkurt” ve “sosyal faşist” olarak suçluyorlardı. Bir kesimi “... Maocu bozkurtları alana sokmayacağız” derken diğer bir kesimi de “... Sosyal faşist barikatları parçalayıp alana gireceğiz” diyordu. Yayın organlarında, bildirilerde kızışan bu tartışma tedirginlik yaratıyordu. Bu ortamda oligarşi 1 Mayıs’tan haftalarca önce “kan dökülecek, sol çatışacak” diyerek kamuoyu oluşturdu ve katliamın meşru zeminini hazırladı. Oligarşinin bu programına sol adeta eşlik etti. DEV-GENÇ’in tüm uyarılarına rağmen sol, provokasyona çanak tutan bildiriler ve demeçler vermeye devam ediyordu. Tartışmayı başlatan burjuva milliyetçisi PDA, peşine Halkın Kurtuluşu, Halkın Yolu, Halkın Birliği ve Partizan’ı da katmayı başardı. TKP, TiP, TSİP revizyonistleri de diğer cephede yer aldılar. 1 Mayıs yaklaştıkça hava giderek elektrikleniyor, tartışmalar giderek her iki cephenin de birbirinin 1 Mayıs faaliyetlerine yönelik hazırlıklarına silahlı müdahaleleri, ölümlere yol açan çatışmaları getiriyordu. Bu tartışmalar üzerine burjuva bazında da sık sık 1 Mayısta kızıl ihtilal porvası yapılacağı, çok kan akacağı yönünde haberler çıkıyordu…

1 Mayıs günü olduğunda yüzbinlerce kişi Taksım alınına değişik kollardan girmeye çalışıyordu… TKP revizyonizminin yönetimine hakim olduğu DİSK yönetimi Maocu bozkurtlar değiği kesimleri ve devrimci yapıları alana sokmayacağız diyerek etten duvar ördüler…

Sayıları 50 bini bulan DEV-GENÇ kitlesi olası bir çatışmayı düşünmek dahi istemiyor ve hiçbir şey yokmuşçasına sakinliğini koruyor. Tarlabaşı tarafında DİSK görevlilerinin yoğunlaştığı ve geniş bir etten barikat duvarı oluşturduğu görülüyor. Uzaktan “Kahrolsun Sosyal Faşizm” sloganı duyulmaya başlandığında DİSK görevlileri saflarında da “Kahrolsun Maocu Bozkurtlar” sloganı atılmaya başlıyor. Alanda her şey aniden olup bitiyor. Günlerdir kaygısını cektiğimiz, korktuğumuz sahne gelip çatıyor. Oportünistlerin korteji ile DİSK görevlileri karşı karşıya geldiklerinde itiş-kakış başladı. “Gireceğiz”, “sokmayacağız” sesleri yükselirken oportünist saşardan iki-üc el silah sesi geldi... Bir an derin bir sessizlik oldu. Ve kontrgerillanın katliamı bu olay üzerine başladı…

Emeğin Partisinin Geçmişi: Eski Halkın Kurtuluşçularıdır.. Daha sonra TDKP olmuşlar ve 1994 yılında yasal parti kurma tartışmalarını başlattılar 1995 yıllında Emep’i kurdular…

HK vb. gruplar, Çin şablonuna sarıldıkları yıllarda, Sovyet şablonculuğunu savunan siyasetlerle her gün birbirlerine "Sosyal Faşist", "Mao'cu Bozkurt" yakıştırmalarıyla işi devrimci kanı dökmeye vardırdılar. '77 1 Mayıs'ında yaşanan katliam bu gruplaşmaların sunduğu zemin üzerinde gerçekleşmiştir. HK da sol içi şiddetin en önde gelen uygulayıcılarındandır. HK, içinden çeşitli grupların ayrılmasının ardından 1978 yılında adını TDKP-İÖ olarak değiştirdi, 1980 yılının Şubat ayında ise TDKP adını alarak partileştiğini açıkladı. 1993 yılında PKK Dersimde 4 TDKP Gerillasını “ajan, provokatör” diye katletti… Bir yıl sında da Emep partisinin kuruluş çalışmalarını yaparak yasal parti kurdular… Bugünkü Emep’dir yani 1 Mayıs 1977 katliamına zemin hazırlayan örgütlerden birisi…

HDP BAŞTA OLMAKSIZIN SYKP YDG-H
VE KÜRT MİLLİYETÇİLERİ İLE GÜNLERDİR SÜREN ÇATIŞMAMIZ DEVAM EDİYOR ..!
DHKP-C HAKKINDA SÖLENEN SÖYLEYEN KLAVYE SAVAŞÇILARI PROVOKASYON AMAÇLIDIRLAR ...!
OYUNLARA PROVOKASYONLARA GELMEYİNİZ ...
HDPLİ MİLLİYETÇİLER CEPHEDEN KAÇIP BDP YE SIĞINMIŞLARDIR ...

EYY ! SELAHATTİNE OY VERECEK OLAN ZİHNİYETLER ŞİMDİ BİR KEZ DAHA DÜŞÜNÜN !
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol